Mnela'nın Denizi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Mnela'nın Denizi

Yaradanına sevdalı yürekler...

Dareyn Dergisi 31. Sayı Yayında!
 
 
Allah'ın kahretmediğini görüp şaşırma!
Mühlet verdiğini düşün ve ürper!
 
 

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Hifa Hatun

2 posters

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Hifa Hatun Empty Hifa Hatun Ptsi Ekim 13, 2008 10:33 pm

Bengisu

Bengisu
Üye
Üye

Hifa Hatun Kirmizi_gul

Hifa Hatun...!
...




*Medine'nin
kadınları hem güleryüzlü, hem de güzeldirler. Ancak Hifa Hatun başka
güzeldir ve bambaşka gülümser. Öylesine sıcakkanlı ve öylesine
samimidir ki kadınlar onu canları gibi severler. Oğlu, abisi, erkek
kardeşi olanlar akraba olmaya kalkar, hatta bazıları beylerine ister.
Onu ciddi ciddi sıkıştırır, araya hatırlıları koyup, izdivaç teklif ederler.
Hifa Hatun'un methi hızla yayılır ve çoook uzaklara gider. Bırakın hekimleri, tüccarları; vezirler, sultanlar sıraya girer. Ancak o Necaşi gibi bir İmparatoru bile reddeder sadece ve sadece ALLAH'ın rızasını diler.

Ama taliplerin ardı arkası kesilmez. Kimi ayaklarına halılar serer...
Kimi cevahirler döker... Yüz kızıl tüylü deveyi getirip kapısına
bağlayanları mı sorarsınız, yoksa saray anahtarlarını önüne atanları
mı?

Hifa Hatun bütün bunlara dönüp bakmaz bile. Efendimizin huzuruna çıkıp 'Ey ALLAH'ın Resûlü' der, 'bana cennete götürecek bir şeyler öğretsene.'

Doğrusu
o, Peygamber Efendimiz'in (sallALLAHu aleyhi ve sellem) 'gündüzleri
oruç tut' ya da 'geceleri namaz kıl' gibi bir tavsiyede bulunacağını
sanır ama Server-i Kâinat 'Önce evlenmen lâzım' buyururlar; 'zira bununla dininin yarısını emniyete alırsın!' Hifa, büyük bir teslimiyetle boynunu büker ve 'siz kimi münasip görürseniz ben ona razıyım' der.

Malûm, o sıradan bir hanım değildir ve onu nikâhına alacak erkeğin de 'özel' olması gerekir. Lâkin Resûlullah (sallALLAHü aleyhi ve sellem) ne kimseye ümit verir, ne de kimsenin ümidini kırar. Her zamanki gibi basit ve pratik
bir çare bulur 'yarın sabah mescide ilk gelenle evlen' buyururlar. Bu teklifi herkesin hoşuna gider, talipler erken kalkmak için tedbirler düşünür, kendilerince hazırlık yaparlar.

Bu haberi elbette Hazret-i Suheyb de duyar ama dikkate almaz. Zira o
fakir ve kimsesiz biridir. Evi yurdu yoktur ve karnını zor doyurur. Kâh
ağaç altlarına uzanır, kâh mescid gölgelerine kıvrılır. Uzun boyuna
rağmen o kadar zayıftır ki, rüzgâr sert esse ayaklarını yerden
kaldırır.

Ama bakın şu işe ki,
o gece ALLAHü teâlâ bütün sahabelere derin bir uyku verir, Hifa
Hatun'un talipleri gözlerine çöken ağırlığa yenilirler. Resulullah
Efendimiz (sallALLAHu aleyhi ve sellem) her zamanki gibi imsak sökerken
mescide gelir ve büyük bir merakla talihli sahabeyi bekler.

Nitekim mescidin eşiğinde bir gölge uzar ve Süheyb içeri girer.
Resulullah Efendimiz namazdan sonra Hifa Hatunu çağırtıp neticeyi bildirir.
Hazret-i Hifa büyük bir teslimiyetle kabul eder.

Efendimiz güzel bir hutbe okur ve nikâh akidlerini yaparlar. Sonra şanslı sahabeye döner, 'Ey Süheyb!' buyururlar, 'şimdi hanımına bir hediye al ve tut elinden, evine götür.'Suheyb (RadıyALLAHu anh) ellerini çaresizlikle iki yana
açar. 'İyi ama' diye mırıldanır, 'benim ne bir dirhem gümüşüm, ne de sığınacak evim var.'

Hifa Hatun kocasının boynunu büktürmez, ona içinde on bin dirhem gümüş
olan süslü bir heybe gönderir ve 'filanca yerdeki köşkümü sana hediye
ettim' der.

Âlemlerin Efendisi çok hislenir, onlara hayır dualar ederler.

Süheyb, o gün Medine sokaklarında dolanır durur, akşama doğru utana
sıkıla konağa sokulur. Kendisi için hazırlanan muhteşem sofradan ya
bir, ya iki hurma alır ve
'Ya Hifa' der, 'biliyorum sen benim için bulunmaz bir nimetsin, ben ise senin için sadece mihnetim. Ben şükretsem gerek, sen
sabretsen gerek. İster misin şu geceyi taat ve ibadetle geçirelim
zira
Efendimiz (SallALLAHü aleyhi ve sellem) 'Cennette yüksek bir çardak vardır. Orada yalnız şükredenlerle sabredenler otururlar.' buyurdular.

Ve
öyle de yaparlar. Seccadelerini gözyaşları ile ıslatır, kalplerini zikr
ile aydınlatırlar. Cebrail Aleyhisselam olup biteni Resulullah
Efendimize anlatır ve onları ALLAHü teâlânın cenneti ve cemaliyle
müjdeler.

Ertesi sabah, namazdan sonra Efendimiz Suheyb'i yanlarına oturtur 'Ey Süheyb!' buyururlar. 'Geceki halini sen mi anlatırsın,
ben mi anlatayım?'
Süheyb gözlerini kucağına indirir, zor duyulan bir sesle
'ALLAHın Resulü en
iyisini bilir'
cevabını verir.

Efendimiz onlara 'ne mutlu size' gibilerinden bakar, 'İkiniz de cennetliksiniz' buyururlar, '... ve ALLAHü teâlâyı göreceksiniz!' Süheyb derhal secdeye kapanır ve 'Ya Rabbi!' diye yalvarır,
'o ki beni mağfiret
ettin, günahlara bulaşmadan canımı al!'


ALLAHü teâlâ bu yanık duayı kabul eder, Suheyb, secdede kalakalır. Mescidde bulunanlar ağlamaklı olurlar.
Resulullah Efendimiz (sallALLAHu aleyhi ve sellem), 'Size daha şaşılacak bir şey söyliyeyim mi? Şu anda Hifa Hatun da ruhunu Hakka teslim etti' buyururlar.

Namazlarını, yüzü suyu hürmetine yaratıldığımız o yüce Server kıldırır.
İkisini yanyana toprağa bırakırlar. Başuçlarına küçük birer tahta çakar;
Birine
'Şükredenlerden Suheyb' yazarlar, öbürüne 'Sabredenlerden Hifa!'...*
http://hifasevde.blogcu.com/Ummetin+Gulleri+_Hanim+sahabiler_/page2


http://hifasevde.blogcu.com/

2Hifa Hatun Empty Geri: Hifa Hatun Salı Ekim 14, 2008 7:10 am

biat

biat
Bronz Üye

Bronz Üye

paylasim icin tesekkurler kardesim :aro:

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz