Elvedâ Ey Şehr-u Ğufrân! Elvedâ Ey Şehr-u Ramazan! Bu mübarek ay gidiyor; acaba bizden razı mı? | |
Orucuyla, sahuruyla, iftarıyla, teravih namazları ve hatimleriyle bir Ramazan-ı Şerif ayını daha geride bırakıyoruz. Rabbım bu ayı bizden razı eylesin! Amellerimizi kabule karin eylesin! Cümlemizi af olunanlar zümresine ilhak ederek, bayramı hak edenlerden eylesin! Amin! Allah dostları, Ramazan ayına altı ay varken dua etmeye başlarlarmış, “Ya Rabbi! bizi Ramazan ayına ulaştır” diye... Ramazan ayı geçince de, altı ay dua ederlermiş ki, “Ya Rabbi! ibadetlerimizi kabül eyle” diye... Cüneydi Bağdadî Kuddise Sirrûhu, bayram günü müridleri ile camiden çıkıyorlar. İnsanlara bakıyorlar ki, millet gülcümbüş kahkahalar atıyorlar, bağırmalar, çağırmalar... Sanki Ramazan ayının gidişine sevinir gibi!... Bir ay canım çıktı. Gündüz aç, gece teravih, oh be! kurtulduk dercesine... Cüneydi Bağdadî ihvanına: “Gelin bunlara ağlayalım” dedi. Niçin denilince: Acaba tuttuğumuz oruçlar, verdiğimiz zekatlar, fitreler kabül mü? Kıldığımız namazlar, okuduğumuz hatimler, Mevlâ Celle Celalühu’nun nazarında mükâfata layık mı? Bu mübarek ay gidiyor, acaba bizden razı mı? İşte bütün bunlar düşünülmeden, sorumsuzca, pervasızca sergilenen bu davranışlar, elbette bayramın gâyesine uygun düşmez. Pehlüldâne Kuddise Sirrûhu Hazretleri der ki: “Bayram, süslü elbiseler giyenlere, güzel yemekler yiyenlere değil, cehennemden kurtulanlara bayramdır”. Takdir edersiniz ki; dünyada milyonlarca yaşayan insandan, bir avuç mü’min, Allah Celle Celalühü için bir ay oruç tutarak, şehvetine hakim olarak, yemeden, içmeden, imsak vaktinden güneş batıncaya kadar, kendisine helal olana bile; Rabbına söz verdi diye el uzatmayarak nefsine hakim olmasından dolayı, Allah Teala Celle Celalühü, rahmetiyle lütfetmiş ve bayramı ihsan etmiştir. Ya Rabbi! cümlemizi cehennemden kurtulup, cenneti hak edenlerden eyle! Nasıl ki, bir işçi bir ay çalışıp, ay sonu ücretini alıyorsa; İnşaallah bizlerde ücretlerimizi fazlasıyla alacağız. Ücret deyince de aklımıza sadece para gelmesin. Bu ücret mânevidir, aftır, mağfirettir. Alemlerin Rabbı olan Allah Celle Celalühü tarafından verilecektir. Gönderilmiş tüm peygamberler ne buyurdular: Yapmış olduğumuz tebliğ vazifesi karşılığında sizden hiç bir ücret istemiyoruz. Bizim mükâfatımızı verecek olan ancak Alemlerin Rabbı Allah Celle Celalühu’dur. Mevlâ Celle Celalühu, bunu muhtelif âyetlerde beyan buyurmuştur. Bizim ücretimiz de Allah Celle Celalühu’na aittir. Tabi ki herkes, makâmına, mevkisine, işine göre ücret alacak, ecir alacak. Dünya işleride böyle değil mi?... Bizler de isteyeceğiz, Rabbımızdan isteyeceğiz. İstediğimiz de değil, istemediğimiz de kızan, gazab eden Hazreti Allahımız’dan isteyeceğiz. Cehennemden kurtulmayı, Cenneti Cemalullahına kavuşmayı isteyeceğiz. Verir mi acaba? Nasıl vermesin ki, bizzat kendisi ne buyuruyor: -“...Ve bir şey isteyeni de kovma, boş çevirme”(Duhâ;10) Böyle buyuran Allah Celle Celalühu, hiç kendi boş çevirir mi? Asla çevirmez. Yeter ki iste, istemesini bil! Bir zat vefat edince ona sormuşlar: -Ne getirdin? Cevâben: -“Bir fakir bir zenginin kapısına vardığında ona ne getirdin diye sormazlar. Ne istiyorsun diye sorarlar. Ben şimdi zenginlerin zengini, tüm kâinatın sahibi Hazreti Allah Celle Celalühu’ nun kapısına gelmişim. Kalkmış bana ne getirdin diye soruyorsunuz. Ne istiyorsun diye sorsanız ya!.. Rabbımdan affımı, mağfiretimi, cehennem beratımı ve cennetini istiyorum”. Bizler kesin olarak itikad ediyoruz ki, kesinlikle af olunduk, Ramazan-ı Şerif ayından çıkarken, rahmete gark olarak çıktık elhamdülillah. Ancak.. Dikkatinizi çekmek isterim ki: Bir ay boyunca oruçla, mukabele ile, teravihle, mânevî bahçemizi fevkalâde güzelleştirdik. İçinde güller, sümbüller, lâleler, menekşeler olan rengârenk hoş kokulu çiçeklerin bulunduğu, bülbüllerin şakıdığı, cennet misali bir bostana dönüştürdük mânevî bahçemizi. Şâyet Ramazan ayında bir ay Rabbına kulluk eden insan, bayramdan sonra takke kafadan düşer, tesbih elden bırakılırsa, ve de: -Hadi; hoca efendi, ey mihrab, ey kürsü, kısacası ey cami! hadi bana eyvallah, 11 ay sonra tekrar görüşmek üzere... Eğer bir insan böyle derse, işte o güzelim mâneviyat bahçesini mahveder. Sellerin, yıldırımların, şimşeklerin düştüğü çorak bir arazi haline getirmiş olur. Onun için Ramazanda kazandığımız ibadet alışkanlığımızı devam ettirelim. Ramazan ayında Ehli Namaz, Ramazan ayından sonra Bî Namaz! Ramazan ayında hayırsever, Ramazan ayından sonra şersever. Kısaca, Ramazan ayında İtaatkâr, Ramazan ayından sonra İsyankâr olmayalım. Dikkat edelim! Şimdi şeytanlar çözüldü. Hapsedildikleri yerden çıkarıldılar. Ortalıkta yine cirit atacaklar. Üstüne üstlük bir de insan şeytanları var!... İşimiz pek kolay sayılmaz. Mücadeleye devam edeceğiz, peki ne zamana kadar? Rabbım cevap veriyor: -“Sana yakîn - ölüm - gelinceye kadar Rabbıne ibadet et!”(Hicr,99) |
Mustafa Ozsimsekler