Mnela'nın Denizi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Mnela'nın Denizi

Yaradanına sevdalı yürekler...

Dareyn Dergisi 31. Sayı Yayında!
 
 
Allah'ın kahretmediğini görüp şaşırma!
Mühlet verdiğini düşün ve ürper!
 
 

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Hüzün Vakti-Hazan Vakti

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Hüzün Vakti-Hazan Vakti Empty Hüzün Vakti-Hazan Vakti Salı Eyl. 02, 2008 12:03 pm

Elam

Elam
Yönetici

Yönetici



Hüzün Vakti-Hazan Vakti Kuruyaprak

Yaz bitti, güz kendini göstermeye başladı.
Göçmen kuşları yavaş yavaş göç hazırlığında.
Dahasıcak bölgelere,daha güney illere doğru uçma telaşındalar.

Börtü-böcek kış erzaklarını şimdiden stoklamaya çalışıyor. Karıncaların çalışkanlığı ve canlılığı, tam da cırcır böceklerini kıskandıracak cinsten. İşlerini,ihmale ve yarına bırakmıyorlar.


Artık bir müddet sonra doğada,ne göçmen kuşlarından bir ses, nede börtü-böcekten bir resital dinlemek olası değil. Tabiatta canlı-cansız her şey kabuk değiştirecek ve bir tâdilata uğrayacaktır. Belki de bir çoğu asıl adreslerine taşınacaktır. Tıpkı insanların;yazlık-kışlık gibi adreslerini,ikiye ayırdıkları şeklinde…

Bostanlar bozuldu, bozulmak üzere. Herkes kurutluğunu devşirmede zamanla yarışıyor.

Söz gelimi salçalıktı, dolmalıktı, pestildi, sucuktu ve sergiydi derken; bağlarda bozulacağı günü bekliyor.

Yaylacılar,yaylalardan ineli şimdi oralarda ıssızlık hâkim. Akbabalar,Kartallar gökyüzünde sayılı birkaç gün daha ”cevelan” ederse ne mutlu.Gayrı dağdaki kurtlarında,azı dişleri sızlamaya başlar. Çünkü ortalıkta yaz mevsiminin bolluğuna nazaran bir “darlık” tecelli edecektir. Ama bu hiçbir zaman; “aç kurt’un kısmetini veren Allah!” bağlamında değildir.

Sularda da bir dinginlik bir yorgunluk görülmektedir. Deli çaylar, deli deli,köpük köpük akmıyor. Sanki prangaya vurulmuş.İlkbaharın kar suları,boran yağmurları “bir yıl sonraya buluşmak ümidiyle…” diyerek, gözden kaybolmuş. Derelerin çayların mahzunluğu da sanırım bundandır.

Ağaçlar,sararan yapraklarını dökmede,gazeller; yel ile savrulmada.Badehu,yeşilliğin üstüne “bozkır” şalı çekilmededir.Kuzey kısımlara çiğ düşecek,güz gülleri üşüyecektir.

Güneş görmeyen yerlerde;küf mantarları ve yosun oluşacaktır.Ve aynı güneş;enerjik gücünü kaybettiğinden,hazan vaktini yaşayan ihtiyarlar;duvar diplerine oturarak,güneşin son ışınlarından faydalanacaklardır. Bir dahaki seneye, “kim öle, kim kala!” sözü, yoğunluk kazanacaktır.

Şairler; hazan vaktini,hüzün vaktine benzetmişler. Ayrıca,insan olgusunu,mevsimlere göre tasnif eylemişler. Bekleyiş,doğuş,yaşayış ve ölüş. Bekleyişi; kış ayının durağanlığına, Doğuşu; ilkbaharın canlılığına,Yaşayışı;yazın ”neşvünema” bulmasına, Ölüşü; sonbaharda canlıların,aktivitesini yitirip, “sekerâtül mevt”, yâni ölüm dalgınlığına doğru gitmesine benzetmişler.

Dolayısıyla;hazan vaktini,hüzün vaktine tahvil etmenin somut mantığı çıkıyor ortaya ki,
şairler;genellikle mânâ yüklü duygusal şiirlerini bu mevsime denkleştiriyorlar.Örneğin:

Yahya Kemal Beyatlı, EYLÜL SONU başlıklı şiirinde;

“Günler kısaldı,Kanlıca nın ihtiyarları;
Bir bir hatırlatmakta geçen sonbaharları.
Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa…
Yazlar;yavaşça bitmese,günler kısalmasa…” diyor.
Bende âcizâne aynı düşünce
ve aynı duygusallık içerisinde,”HAZAN” başlıklı bir şiirimde:

Yapraklar dökülende heyhat! güz mevsiminde,
Gözlerin ufuklara mıhlandığı zeminde…
Ölümle pençeleşen,hastanın son deminde,
Şakağından süzülen,boncuk boncuk teriyim;

Ben hüzün şairiyim,ben hüzün şairiyim!. diyerek,yukarıda ele aldığım “tema”yı
bu şekilde perçinlemeye çalışıyorum.

Hülasa, her şeyin takdiri,tecellisi Cenabı Allah’ın hükmüne bağlıdır.Biz ise;ancak olaylarda, “müsebbip” ararız. Günler, haftalar, aylar, yıllar ve mevsimler; “mutlak irade”nin, hükmünü icra eden unsurlardır. Gerisi, bağlar gazeli…

Ahmed Süreyya Durna / Edebiyat Mezunları

http://mnelam.blogcu.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz