Sevgi insanı hayata bağlayan, ona yaşama arzusu veren en temel duygudur. Dini, dili, ırkı, rengi, sınıfı ne olursa olsun her insanın sevmeye, sevilmeye hakkı ve ihtiyacı vardır. “Yalnızlık Allah'a mahsustur” sözü bu ihtiyaçtan doğmuştur.
Allah sevgisi, aile sevgisi, akraba sevgisi, komşu ve millet sevgisinin yoğun olup paylaşıldığı toplumlarda huzur ve barış ortamı doğar. Kin ve nefret duygularının yoğun olduğu veya duyguların ifade edilemediği ya da sevginin menfaat ve kişisel çıkar için ön plana çıkarıldığı toplumlarda ise ger­ginlik ve anarşi ortamı oluşur. Hz. Peygamber bu konuyu bir hadis-i şeriflerinde şöyle dile getirmişlerdir: Allah-u Teala buyuruyor ki: “Benim celalim adına birbirlerini sevenler var ya! Onlar için nurdan öyle minberler vardır ki, peygamberler ve şehitler bile, onlara gıpta ederler.” (Tirmizi, Zühd, 53).
Sevginin yalnızca kalpte hissedilmesi yeterli olmayıp, ifade edilmesi de gereklidir. Hz. Enes anlatıyor: Resûlullah biriyle birlikteyken yanlarından birisi geçti. Resûlullah'ın yanındaki adam: “Ey Allah'ın Resulü! Ben şu geçeni seviyorum.” dedi. Resûlullah: “Peki bunu kendisine haber verdin mi?” diye sorunca, Adam: “Hayır” cevabını verdi. Bunun üzerine Resûlullah: “(Git) ona haber ver” dedi. Adam kalkıp gidene yetişti ve: “Seni Allah için seviyorum” dedi. Adam da: “Kendisi adına beni sevdiğin zat da seni sevsin” diyerek karşılık verdi. (Ebu Davud, Edeb, 122)
RABBİM bizleride O’nun Rızası için sevenlerden eylesin. AMİN
Allah sevgisi, aile sevgisi, akraba sevgisi, komşu ve millet sevgisinin yoğun olup paylaşıldığı toplumlarda huzur ve barış ortamı doğar. Kin ve nefret duygularının yoğun olduğu veya duyguların ifade edilemediği ya da sevginin menfaat ve kişisel çıkar için ön plana çıkarıldığı toplumlarda ise ger­ginlik ve anarşi ortamı oluşur. Hz. Peygamber bu konuyu bir hadis-i şeriflerinde şöyle dile getirmişlerdir: Allah-u Teala buyuruyor ki: “Benim celalim adına birbirlerini sevenler var ya! Onlar için nurdan öyle minberler vardır ki, peygamberler ve şehitler bile, onlara gıpta ederler.” (Tirmizi, Zühd, 53).
Sevginin yalnızca kalpte hissedilmesi yeterli olmayıp, ifade edilmesi de gereklidir. Hz. Enes anlatıyor: Resûlullah biriyle birlikteyken yanlarından birisi geçti. Resûlullah'ın yanındaki adam: “Ey Allah'ın Resulü! Ben şu geçeni seviyorum.” dedi. Resûlullah: “Peki bunu kendisine haber verdin mi?” diye sorunca, Adam: “Hayır” cevabını verdi. Bunun üzerine Resûlullah: “(Git) ona haber ver” dedi. Adam kalkıp gidene yetişti ve: “Seni Allah için seviyorum” dedi. Adam da: “Kendisi adına beni sevdiğin zat da seni sevsin” diyerek karşılık verdi. (Ebu Davud, Edeb, 122)
RABBİM bizleride O’nun Rızası için sevenlerden eylesin. AMİN