Mnela'nın Denizi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Mnela'nın Denizi

Yaradanına sevdalı yürekler...

Dareyn Dergisi 31. Sayı Yayında!
 
 
Allah'ın kahretmediğini görüp şaşırma!
Mühlet verdiğini düşün ve ürper!
 
 

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Hayal Kırıklığı

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Hayal Kırıklığı Empty Hayal Kırıklığı Salı Eyl. 16, 2008 5:08 am

Elam

Elam
Yönetici

Yönetici


Hayal Kırıklığı Ththraining

Hayal kırıklığı..

Yaşlı adam, bir konfeksiyon mağazasına ait vitrine uzun uzun baktıktan sonra, ilerideki yeşillikte oynayan çocukların en zayıfına dönerek "Küçüüük!" diye seslendi, "Bana biraz yardımcı olur musun?" Çocuk, hafta sonlarında yaptıkları misket oyununu ilk defa kazanmış olmasına rağmen arkadaşlarını bırakıp geldi.

7-8 yaşlarındaydı ve üzerindeki elbiseler, "tek kelimeyle" dökülüyordu. Yaşlı adam, çocuğun saçlarını okşadıktan sonra:
-"Vitrindeki elbiseyi giymeni istemiştim" dedi. "Bakalım üzerine uyacak mı?"

Çocuk, bu teklifi ilk önce şaka sandı. Ama adam son derece ciddiydi. Onunla birlikte mağazaya girerken, ilk önce rüyâda olup olmadığını, daha sonra da şimdiye kadar yeni bir elbise giyip giymediğini düşündü. Genellikle ailedeki büyük çocuğa alınan veya komşular tarafından verilen giyecekler, elbiselerin ona dar gelmesiyle birlikte ortanca kardeşe kalır, birkaç sene sonra da dizleri aşınmış veya delinmiş vaziyette kendisine yamanırdı. Ama "her zaman hasta" dedikleri babasının ne kadar zor para kazandığını bildiğinden, bu işe bir kere bile itiraz etmemişti. Şimdi ise, ilk defa yeni bir elbisesi olacaktı. Üstelik de bayrama üç gün kala...

Çocuk, yaşlı adamın gösterdiği elbiseleri giydiğinde, büyümüş olduğunu ilk defa fark etti. Çizgili kadifeden yapılmış pantolon bacaklarının ne kadar uzun olduğunu ortaya koyarken, yeni ceketi de omuzlarını iyice geniş göstermisti. Fakat hepsinin üzerine giydiği kaban bir başkaydı ve artık üşümeyecekti. Çocuk, biraz önce kazandığı misketleri onun cebine bıraktığında, iyice keyiflendi. İrili ufaklı misketler, gayet derin olan ceplerin bir köşesinde kalmıştı. Demek ki her bir cep, en az elli misket alabilirdi.

Yaşlı adam, çocuğu sağa sola döndürdükten sonra, elbiselerin paketlenmesini istedi. Ve iş tamamlandığında, tezgâhtara dönerek,
-"Elbiseleri torunuma alıyorum" dedi. "Kendisine sürpriz yapacağım için, onları bu çocuğun üzerinde denedim. İkisinin de boyu falan aynı da..."

Çocuk, bir anda beyninden vurulmuşa döndü ve ne diyeceğini bilemedi. Ama artık büyüdüğüne göre, bir şey belli etmemeliydi. Aynaya son bir defa baktıktan sonra, üzerindekileri yavaşça çıkararak bir kenara fırlattığı eskileri giydi. Adam, elbiselerin torununa uyacağından emindi. Yaptığı hizmet için çocuğa bir ciklet parası vermek istediğinde, onu yanında göremedi. Haylaz velet, belli ki bu işten sıkılmıştı. Çocuk, arkadaşlarının yanına döndüğünde, bir kenara çekilerek onları seyretmeye başladı. Ve bütün ısrarlara rağmen oyuna katılmadı. Arkadaşları,
-"Niçin oynamıyorsun? diye sordular. En güzel misketleri sen kazanmıştın.

Çocuk, inci gibi yaşlar süzülen gözlerini arkadaşlarından kaçırmaya çalışırken,

- "Misketlerim, bu elbiselere yakışmayacak kadar güzeldi" dedi. "Bu yüzden onları, bayramlık kabanımın cebine sakladım."

Aslında her yaşta ama farklı şekillerde hep birileri tarafından kandırılıp sonra da bir kenara fırlatılmadık mı? İşimizde, aşkta, dostlukta, arkadaşlıkta, belki ailemizde, belki çevremizde... Kimin umurunda "bir başkasının" duyguları, hissettikleri veya kandırılması? Gözyaşları ya da kalp kırıklıkları? Bir ömür kalan izler? Ne yazık ki külliyen hiç kimsenin... Keşke.... Keşke.... Farklı olabilseydi her şey. Biraz daha hassas, dürüstçe, biraz daha yüreklice... Ve biraz daha insanca...

Bir insana değerli olduğunu hissettirebilmek aslında o kadar kolay ki... Sadece buna yürekten inanmanız yeter...

http://mnelam.blogcu.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz