SIDEWALKS
I’m in the street, in a street all lonely
Walking, walking and never looking back
At the point my path is mingled with the black
I seem to see a phantom wait for me
Ashen clouds overcast the darkling sky
Lightening bolts seek the chimneys of homes
In this midnight only two who sleepless roam
I here am one and there the sidewalks lie
Drop by drop a collects in me
At the head of every street the demons wait
The houses fix their gaze, dark black and great,
On me, like blindmen with their eyes ripped free
The sidewalks, mother to the suffering
Sidewalks, the person who has lived in me
Sidewalks, sound heard when all sounds cease to be
Sidewalks, a language within me ing
I’ll not give up life in a soft embrace
I am the child nursed at this sidewalk’s breast
Please let no morning on this dark street rest
On this dark street let me ever run my race
Let me go on and the road, let us not stay
Let the lamps flow past me like a flood
Let hungry dogs hear the click-clack of my tread
Let there be an arch, vaulted in gloom, on my way
Let the daytimes be yours, give me darknesses
Let me not walk in light nor to eyes appear
As in a damp quilt let me wrap myself here
Cover me, cover me in their cool darknesses
If my body, full-length on these stones could lie
If these cold stones would draw the fever from my brow
Like these streets plunging into uncanny drowse
If only the sidewalks’ melancholy mate would die
Necip Fazıl Kısakürek
Translated by Walter G. Andrews
------------------orjinali-------------------
Kaldırımlar
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında,
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa karışan noktasında
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık,
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
Bu gece yarısında iki kişi uyanık:
Biri benim, biri de uzayan kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor,
Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler.
Simsiyah camlarını üzerime dikiyor
Gözleri çıkarılmış bir ama gibi evler.
Kaldırımlar, ızdırap çekenlerin annesi,
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi,
Kaldırımlar, içimde uzayan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek bir kucakta,
Ben bu kaldırımların istediği çocuğum.
Aman, sabah olmasın bu karanlık sokakta,
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum.
Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin,
İki yanımdan aksın bir sel gibi fenerler.
Tak... tak... ayak sesimi aç köpekler işitsin.
Yolumun takı olsun zulmetten taş kemerler.
Ne ışıkta gezeyim, ne göze görüneyim,
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları.
Islak bir yorgan gibi iyice bürüneyim,
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem taşlara boydan boya,
Alsa bu soğuk taşlar alnımdaki ateşi.
Dalıp sokaklar kadar esrarlı bir uykuya
Ölse kaldırımların kara sevdalı eşi.
Necip Fazıl Kısakürek
I’m in the street, in a street all lonely
Walking, walking and never looking back
At the point my path is mingled with the black
I seem to see a phantom wait for me
Ashen clouds overcast the darkling sky
Lightening bolts seek the chimneys of homes
In this midnight only two who sleepless roam
I here am one and there the sidewalks lie
Drop by drop a collects in me
At the head of every street the demons wait
The houses fix their gaze, dark black and great,
On me, like blindmen with their eyes ripped free
The sidewalks, mother to the suffering
Sidewalks, the person who has lived in me
Sidewalks, sound heard when all sounds cease to be
Sidewalks, a language within me ing
I’ll not give up life in a soft embrace
I am the child nursed at this sidewalk’s breast
Please let no morning on this dark street rest
On this dark street let me ever run my race
Let me go on and the road, let us not stay
Let the lamps flow past me like a flood
Let hungry dogs hear the click-clack of my tread
Let there be an arch, vaulted in gloom, on my way
Let the daytimes be yours, give me darknesses
Let me not walk in light nor to eyes appear
As in a damp quilt let me wrap myself here
Cover me, cover me in their cool darknesses
If my body, full-length on these stones could lie
If these cold stones would draw the fever from my brow
Like these streets plunging into uncanny drowse
If only the sidewalks’ melancholy mate would die
Necip Fazıl Kısakürek
Translated by Walter G. Andrews
------------------orjinali-------------------
Kaldırımlar
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında,
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa karışan noktasında
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık,
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
Bu gece yarısında iki kişi uyanık:
Biri benim, biri de uzayan kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor,
Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler.
Simsiyah camlarını üzerime dikiyor
Gözleri çıkarılmış bir ama gibi evler.
Kaldırımlar, ızdırap çekenlerin annesi,
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi,
Kaldırımlar, içimde uzayan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek bir kucakta,
Ben bu kaldırımların istediği çocuğum.
Aman, sabah olmasın bu karanlık sokakta,
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum.
Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin,
İki yanımdan aksın bir sel gibi fenerler.
Tak... tak... ayak sesimi aç köpekler işitsin.
Yolumun takı olsun zulmetten taş kemerler.
Ne ışıkta gezeyim, ne göze görüneyim,
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları.
Islak bir yorgan gibi iyice bürüneyim,
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem taşlara boydan boya,
Alsa bu soğuk taşlar alnımdaki ateşi.
Dalıp sokaklar kadar esrarlı bir uykuya
Ölse kaldırımların kara sevdalı eşi.
Necip Fazıl Kısakürek
En son cyber-rose tarafından Çarş. Kas. 11, 2009 9:10 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi